Zorla çalıştırma, Uygur halkına karşı önemli bir zihinsel ve fiziksel istismar kaynağı olmuştur ve eşlerin ve çocukların ayrılmasını içermiştir; dolayısıyla devam eden Uygur soykırımında önemli bir strateji olmuştur. ABD Başkanı Joe Biden’in onayıyla, Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası, gücü bir katilin, yani Çin Halkları Hükümeti’nin elinden almaya zorlayan bir yasa haline geldi. Açıkçası, yasa Çin için bir zil çalıyor: Ülke ne kadar güçlü veya gelişmekte olursa olsun, dünyada hesap verme sorumluluğu var. Yasa ayrıca dünya çapındaki şirketlere zorla Uygur işçiliğinden kar elde etmenin etik olmadığını hatırlatıyor.
Çin muhtemelen bu büyük soykırım suçuna birdenbire atlamadı; daha ziyade, dünyanın en büyük ikinci ekonomik gücü olmak da dahil olmak üzere uzun bir hazırlık dönemi vardı. Bu nedenle Çin, Uygur halkını Dünya’dan yok etmek için sözde “tarihi fırsatı” kaçırmamak için yasayı etkisiz kılmak için siyasi, ekonomik ve devlet hilelerini kullanabilir. Ek olarak, yalnızca paranın değerini gören çıkar grupları, Çin’in çabalarına uymaya devam edebilir.
ABD’yi yasanın uygulanmasındaki engellerle yüzleşmeye ve bunları çözmek için acil adımlar atmaya hazır olmaya çağırıyorum.
Tasarı, ABD’nin büyüklüğünü ve dünyadaki insanlığın dokunulmazlığını bir kez daha teyit ediyor. Büyük uluslarının marjinal gruplara yardım etme sorumluluğunu yerine getirmek için pratik adımlar atarak Amerikan halkını memnun etti. Bu adım dünyanın tüm mazlum uluslarının iyileşmesine yardımcı olacak bir gerçek gösterisi olarak
bu yasaya katkılarından dolayı başta Marco Rubio, Jim McGovern ve Nancy Pelosi olmak üzere ABD Kongresi’ne ve Uygur örgütlerine teşekkür ediyorum. ve yol boyunca katkıda bulunan aktivistler. Başarılarından dolayı onları tebrik ediyorum.
Uygur Ulusal Hareketi Lideri Rabiye Kadir